3 Mart 2014

Çevirmen Söyleşi: SINIRLARI ZORLAMAK || Çevirmen: Tuğçe Nida Sevin (Konuşan Kitaplar ile Blog Tur)

Herkese Merhaba!

Bugün biricik arkadaşımın çeviridiği ve sizin Tuğçe'nin Kitaplığı blogu ile tanıdığınız "Sınırları Zorlamak" kitabının çevirmeni Tuğçe Nida Sevin ile keyifli bir sohbet yaptik :)


Onunla ne kadar gurur duyduğumu kelimelere dökmem mümkün değil..! Kitabin muhteşemliği ile canim arkadasimin profesyonel çalişmasi bir araya gelince ortaya mükemmel bir kitap çıkmıs :) 

Sevgili arkadaşım başarılarının devamını diliyorum. :) Şimdi sorularimiza gelelim, neler neler söylemiş Tuğçe bize ^.^


1- Ben seni ziyadesiyle tanıyorum, ama tanımayan arkadaşlar için bu ilk soruyu sormam şart, kimsin sen? :) Çevirdiğin ilk kitap Aspendos Yayınları' ndan çıktı. Peki bundan önce neler yapıyordun bize kısaca bahseder misin? :) 


Kendimi tanıtayım, hımmm… sanırım bu benim için en zor sorulardan biri, insan ne der ki? Bir gün bir söyleşi konuğu olacağımı hiç düşünmemiştim. Blogumu takip edenler bilir tam bir kitap delisiyim, öyle ki boş her anımda okurum ya da bir şeyler yaparken imkânım varsa dinlerim. Evliyim, altı yaşında bir kızım var, editörlük ve şimdi bir de çevirmenlik yapıyorum. Tuğçe’nin Kitaplığı kitap blogunun sahibim. Bir buçuk sene öncesine kadar yabancı sitede kitap haberleri, incelemeleri ve söyleşileri yazıyordum, sonra eşim niçin kendine bir blog açmıyorsun dedi ve bir baktım ben ne anlarım o işten diyen insan bir süre sonra tüm vaktimi bloga verir oldum. İnanılmaz güzel tepkiler aldım hem takip edenlerden hem de yayınevlerinden ve hayalimi gerçekleştirebilmek için bir cesaret geldi, işi gücü bıraktım ve kendim için çalışmaya başladım. Sonra da bir şekilde buradayım işte.

2- Sürekli ingilizce kitaplar okuyan ve bunların ön okuma ve arka kapaklarını çevirip bizlerle paylaşan, Türkiye'den çok yurt dışı kitap piyasasına hâkim biri olduğun gerek yayınevi gerek blogger camiasında ziyadesiyle biliniyor. 

Seninle kitap çevirmenliği ile ilgili senelerdir konuştuğumuzu ve buna bir türlü cesaret edemediğini bilen biri olarak en çok merak ettiğim soruyu soruyorum :) Ne oldu da ben artık kitap çeviricem dedin? (Sen de mi kötü çevirilere dayanamadın yoksa:p)


Evet dediğim gibi sekiz on senedir hep İngilizce kitap okuyordum, özellikle nook’umu aldıktan sonra İngilizce kitaplara ulaşmakta bir tık olduğundan Türkçe okumaktan iyice uzaklaşmıştım. Sonra blogla uğraşmaya başlayınca Türkçe kitaplarda gündemime girmeye başladı, yine blogumda ağırlık yabancı kitap vardı, ama buradaki piyasayı ve yayınevlerini de takip etmeye başlayınca okumadığım yabancı kitapların çevirilerini ya da yerli yazarlarımızın kitaplarını okumaya da başladım. Ama evet bir sürü kitabın çevirisi gerçekten kötü bunu kabul etmek lazım. Özellikle İngilizce'sini bilme şansı olan için bazen okumak çok zor olabiliyor. Ayrıca dil yapıları ve edebiyat tarzları da epey farklı, ilk anda zorlanmadım dersem yalan olur. 

Neyse dediğim gibi güzel tepkiler aldım ve o dönemde bir yayınevinde genel yayın yönetmenliği yapan Arzu Sarı ile tanıştım. Kendisinin şu an bu noktada olmam da gerçekten çok faydası var, sen bir yandan moral olarak yapabileceğime beni ikna etmeye çalışırken o da diğer yandan bunu göstermek için elinden geleni yaptı diyebilirim. Yaz aylarındaydı sanırım bir redaksiyon teklifiyle geldi bana, olur mu, olmaz mı derken bir baktım başlamışım. Çok saatlerini harcadı bana, tek tek anlattı ve hâlâ da anlatıyor, ama ben de çok hevesliydim. 

Hiç zevk almayacağımı düşündüğüm bir işi neredeyse 24 saat yapmaya hazırdım. Öylece başladım, sonra bir süre sonra çeviri editörlüğü geldi. Öyle kötüydü ki gelen çeviri bana bir cesaret geldi ve tanıdığım bir yayınevinden deneme çevirisi istemeye cesaret edebildim ve çok beğendiler teslim ettiğim örneği, öylece başladı bu serüven işte…


3- Her şerrin içerisinden bir hayır çıkar derler :) Senin ki aynı o hesap olmuş ama iyi olmuş :) 

Birazda kitapla ilgili sorular sorayım, Pushing the Limits (Sınırları Zorlamak) kitabını okuduğunda (tee ne zaman) oldukça beğendiğini biliyorum. Sevdiğin bir kitaba çevirmenlik yaptın. Nasıldı ilk çevirme heyecanı, güldüğün bir olay yaşadın mı bu süreçte? (Seni tanıyorsam kesin vardır:) 


Aslında bu kitabın çevirisini değil editörlüğünü yapacaktım, Aspendos Yayınevi’nde olduğunu biliyordum ve Ferda Bey ve Gökçe Hanım’la görüştüğümüzde bunu istediğimi iletmiştim, ama sonra bir şekilde bana çevirisini teklif ettiler yani aslında yaptığım ya da aldığım ilk çeviri bu değil, fakat bu daha önce yayınlandı diyelim (: 

Kitabı ve yazarını çok sevdiğim için yoğun olmama rağmen gönlüm geri çevirmeye el vermedi ve kabul ettim. Kitabı -daha doğrusu bu seriyi demeliyim çünkü her kitabını daha fazla sevdim ben bu serinin- çok sevince inanılmaz hevesliydim, her anımı bunu yapmaya harcadım dersem yalan olmaz. Komik değil belki, ama evdekilerin isyan ettiği çok an oldu onu biliyorum. Herkes seferber oldu, çünkü vaktim bir hayli dardı. Hatta arkadaşlara gittiğimde bile günlük sayfa sayımı doldurmak için bir kenarda çalıştığım oldu (ki beni tanıyorsun, buna şaşırmazsın)


4- (Evet kesinlikle şaşırmam -.-) Kitapta iki tane ağır ve dolu karakter var. Biri Echo, onunla ilgili düşüncelerin neler? Kadın karakterin iç sesini çevirmek senin için zor olmasa gerek. Echo'yu Türk okurlara anlatırken zorlandığın yerler oldu mu? 

Echo’yu daha ilk cümleden itibaren çok sevmiştim, içine kapanmış haline rağmen sarkastik bir yapısı var ve buna bayıldım. Benim de zaman zaman sinir bozucu olsa da takındığım bir durum olduğundan belki çok hoşuma gitti konuşma şekli. Onu anlatırken zorlandığım yerler oldu mu, ya özellikle Echo’yu anlatırken değil belki, ama o yaşta bir grup genci anlatırken zorlandığım ifadeler gerçekten oldu. Okurken anlamakla anladığın ifadenin Türkçe'de bir karşılığını bulmak aynı şey değil bunu çok daha net anladım (: Ve 35 yaşında biri olarak 17 yaşındakilerin nasıl konuştuklarını unuttuğumu fark ettim…


5- (Sarkastik ve demek ya?)  Ve asıl adamımıza gelelim NOAH! Kabul et sende sevdin bu 17 yaşındaki veledi. :) Okurken anladım sempatini şahsen ben :) Noah ile ilgili düşüncelerini özellikle merak ediyorum :) 

Noah’yı ben de sevdim tabii ki kendini kötü göstermeye çalışan, ama aslında son derece düşünceli bir çocuğu kim sevmez, kim onun iyi yanını ortaya çıkaran olmayı istemez. Ama sevgimin seninki gibi olmadığına eminim :p


6- (Ahh, bebeğim yirim ya o ne tatlı birşeydir ^.^ ) Neyse kendimi kaptırmadan sorularıma devam edeyim, kitapta en çok güldüğün ve hoşuna giden yer (ler)neresiydi? 

Hımm önce en çok hoşuma giden yeri söyleyeyim, kesinlikle Noah’nın kardeşinin ödül törenine gittiği sahne ve Jacob’ın onu fark ettiği an… Güldüğüm yer düşünüyorum, sanırım Noah’nın Bayan Collins’in araba kullanmasına yaptığı yorumlar beni en çok güldüren yerler oldu.

7- (O kısımları okurken bende çok güldüm yalnız :)) Çevirirken duygusal olarak seni zorlayan yerler oldu mu ? 
(Senin gibi duygusuz duran birinde bu tıbben mümkün değil ama belki şaşırtırsın bizi diye sorayım dedim)

Hahah tıbben mümkün de kolay değil :p Şaka bir yana ben aslında kitaplarda çok kolay ağlarım. Bu kitapta beni en çok Noah ve kardeşlerinin durumu etkiledi, spoilere girmeden sahne söylemem çok zor, ama onların birbirine olan özlemleri beni hep çok duygulandırdı.

8- Genel bir soru, özellikle bu türde kitap çevirmek isterim dediğin bir tür var mı? Bu türde kitap kesinlikle çevirmem dediğin bir kategori var mı? (Tarihi aşk romanı de bak ben sana neler yapıyorum)

Genç edebiyatı ya da yeni yetişkin seviyorum, çünkü bu türlere fazlasıyla alışkınım. Kesinlikle çevirmem demem belki, ama erotik kitap çevirmekten keyif alacağımı sanmıyorum, benim için İngilizcesini okurken hissettiğimi Türkçesine aktarabilmek çok önemli ve erotik sahnelerin, ağırlıkta olduğu bir kitabı Türkçe okumaktan ben keyif almıyorum, bu nedenle o hissi geçirebileceğime emin değilim. Ya da çok zorlanırım ve bu işi keyif alarak yapmak istiyorum diyelim.

Tarihi aşk romanına gelince senin kadar olmasa da seviyorum okumayı, masum aşkları okumayı bir tek onlarda seviyorum hatta, kim bilir belki bir gün, ama önce o türe yeterince hâkim olmam gerekir…

9-Son sorum, seni çevirmen olarak kitaplarda göreceğiz değil mi? (Lütfen evet de) Ve Sınırları Zorlamak kitabını okumak isteyen veya kitabı merak eden okurlara söylemek istediklerin nelerdir?

Çeviri projelerine devam ediyorum merak etme… Sınırları Zorlamak için alın okuyun, çünkü Noah ve Echo’nun hikâyesi okunmayı kesinlikle hak ediyor. (: Yarın tur kapsamında detaylı bir yorumum da olacak…

Bu guzel.haber! sorularima cevap.verdigin icin cok tesekkur ederim :) bu seninle yaptigim ilk cevirmen sohbeti ve umarim daha niccelerini yapacagiz :))

Okuyan gözlerinize sağlık sevgili kitap kurtları! Bize bu güzel söyleşide eşlik ettiğiniz için teşekkür ederim :) Echo ve Noah ile tez vakitde tanışmanız temennisi ile veda ediyorum.

Bu aralar Tuğçe yüzünden biraz duygusal, her daim size hayran ;)
Sevgilerimle
Küçük Kız



Subscribe to Our Blog Updates!




Share this article!

4 yorum:

  1. Başarılar Tuğce Nida :)

    YanıtlaSil
  2. Yerim lan sizi ! Çok keyifli bir söyleşi olmuş buuu *-*

    YanıtlaSil
  3. Seviyorum sizi :) Çok şeker , size göre epey masumane bir söyleşi olmuş :) Bayıldım :D

    YanıtlaSil
  4. Merhaba,
    Blogunu takibe alıyorum, bana da beklerim. Sevgilerle...
    www.neclasolen.com

    YanıtlaSil

Yorum yazan güzel ellerinize sağlık (:
ve Lütfen! Küfür içeren veyahut içeriğinde reklam olan yorumları yazmaktan sakınalım. Sormak istediğiniz sorular için bloğun sağ üst köşesinde bulunan İletişim kısmından her zaman mail atabilirsiniz. (:

Return to top of page
Powered By Blogger | Design by Genesis Awesome | Blogger Template by Lord HTML